Tutku…
Güzellik…
Aşk ve savaş. Sadece gönüllerin değil alınların, kemiklerin ve gözlerin alev alev yandığı savaş.
Kahramanlarını, Yavuz Sultan Selim’i de Şah İsmail’i de tarihin merdivenlerinde bir basamak aşağı indiren bir basamak yukarı çıkaran savaş.
Çaldıran...
Şimdi Çaldıran ne 500 yıl geride ne 500 yıl ileride.
Savaş tasında büyücünün gördüğü neydi?
Kızılbaşlık!
Sünnilik!
İktidar hırsı.
Aşkın bir çökelti gibi dondurduğu zaman!
Korku? Ya o?
Yazar biraz da korkuların üstüne gidendir.
Tarih ileriye doğru çözüldükçe ağacın kökleri de görülecektir.
Alevi de Sünni de bağlıdır o köke. Birdir o toprakta.
Gölgeler büyümüşse ışığı değil korkuyu yenmek gerekir.
Karanlık ve kör ışığın egemenliği boğmasın artık nesilleri.
Ve işte bir kez daha aşk!
Şiir kadar iktidar atında rüzgâra ve ateşe doğru yol alan iki hükümdar.
Şah ve Sultan…
Dünya incisi zarif ve asil kadınlar. Yeminlerine bağlı erkekler.
Masal kadar gerçek.
Büyüleyici olduğu kadar umut verici.
Şah&Sultan her cümlesi aşkla okunacak bir kitap.
İskender Pala’dan… SİTE:www.kitapyurdu.com
Özel Kütüphane
Sakarya İl Özel İdare Kütüphanesi
12 Ekim 2010 Salı
11 Ekim 2010 Pazartesi
Manzaradan Parçalar - Orhan PAMUK

Tıraş olmaktan asansöre binmeye, dünyayı çocuk gibi seyretmekten deprem endişelerimize, trafik ve dinden eski yangınlar ve yıkımlara uzanan bu kitap, Orhan Pamuk’un gözünden bakıldığında dünyanın ne kadar ilginç ve yeni olabileceğini bir kere daha kanıtlıyor.
10 Ekim 2010 Pazar
Ölü Ruhlar Ormanı - J.Christophe GRANGE
Jeanne Korowa tek bir hata yaptı.
Katili ormanda arıyordu.
Oysa orman katilin içindeydi.
İnsanın içindeki vahşi çocuk gibi.
Genç ve yalnız bir kadın olan Yargıç Jeanne Korowa, tesadüfen şahit olduğu bir psikiyatri seansı sayesinde Paris’te işlenen tüyler ürpertici seri cinayetlerin failini keşfetmiştir. Ama elinde hiçbir kanıt yoktur ve katilin peşine tek başına düşmek zorundadır.
Böylece Guatemala, Nikaragua ve Arjantin’de soluk soluğa ve kanlı bir takip başlar. SİTE:www.kitapyurdu.c
Katili ormanda arıyordu.
Oysa orman katilin içindeydi.
İnsanın içindeki vahşi çocuk gibi.
Genç ve yalnız bir kadın olan Yargıç Jeanne Korowa, tesadüfen şahit olduğu bir psikiyatri seansı sayesinde Paris’te işlenen tüyler ürpertici seri cinayetlerin failini keşfetmiştir. Ama elinde hiçbir kanıt yoktur ve katilin peşine tek başına düşmek zorundadır.
Böylece Guatemala, Nikaragua ve Arjantin’de soluk soluğa ve kanlı bir takip başlar. SİTE:www.kitapyurdu.c
18 Şubat 2010 Perşembe
Samanyolu - Kerime NADİR

Bir şarkı mırıldanarak yavaş yavaş elbisesini çıkarıyordu. Kalbimde şiddetli bir çarpıntı ve tatlı bir heyecan vardı. Onu hiçbir zaman böyle yarı çıplak görmemiştim. Elbisesini bir kanepenin üstüne serdi.İskarpinlerini ve çoraplarını karyolanın ayak ucuna fırlattı.”
“Samanyolu önce –her zamanki gibi– tefrika edilir. Sonra kitap halinde basılır. Birdenbire büyük ilgi devşirir.
Bu ilginin tanıklarındanım. Annem, yaz gecelerinde benim bir türlü göremediğim Samanyolu’nu âdeta görerek, kim bilir kaç kez, ‘Kerime Nadir’in bir romanı vardır: Samanyolu. Ablana hamileyken okumuştum, tesirinden bir türlü kurtulamamıştım...’ derdi.”
Kayıp Sembol - DAN BROWN (yeni)

Dan Brown; Da Vinci Şifresi, Melekler ve Şeytanlar'dan sonra Kayıp Sembol’de insanlığın yüzyıllardır beklediği bir gerçeğin peşinde... Harvard Simgebilim Profesörü Robert Langdon, Kongre Binası'nda konferans vermesi için yakın bir arkadaşından davet alır. Ancak, Washington'a varır varmaz oldukça garip bir durumla karşı karşıya kalan profesör, kendini korkunç bir oyunun ortasında bulur. Kongre Binası’na bırakılmış olan bir sembolün -yakın arkadaşı Peter Solomon'ın kesik eli- varlığını haber veren bir telefon, Langdon'ı hiç de yabancısı olmadığı bir dünyaya davet etmektedir. Antikçağlarda kullanılan bu sembolik çağrı, daveti alan kişiyi ezoterik bilgeliğin hüküm sürdüğü, çok eskilerde kalmış kayıp bir dünyaya sürükleyecektir. Sonu belli olmayan bu mistik daveti arkadaşını kurtarmak için kabul eden Langdon, bir anda masonik sırların, saklı kalmış tarihin ve o güne dek görmediği yerlerin gizli dünyasında inanılmaz bir gerçekle yüzleşmek zorunda kalır. Artık cevaplanması gereken sorular vardır: İnsanlığın Altın Çağı, açılmaması gereken bir kapının aralığından sırlarıyla birlikte yok mu olacak, yoksa hikmetin ışığında tüm soruların cevapları mı bulunacaktır?...
İki darbe arasında - İskender PALA (yeni)

28 Şubat süreci... Hergün bir yığın hüsran...
Günler ilerledikçe dalgalar şiddetini arttırarak dövmeye başlamıştır. kalbinizin duvarlarını ve çaresizliğin sesi çığlık çığlığadır içinizde. Ateş düştüğü yeri yakar ve bir serçe olsun, gagasıyla bir damla su getirmez yangını söndürmeye...
İskender Pala bu defa pek bilinmeyen bir özelliğiyle, "asker kimliğiyle" karşımızda. Usta yazar 12 Eylül'ün hemen ardından başlayıp 28 Şubat sürecinde Yaş kararıyla son bulan Deniz Kuvvetleri'ndeki 15 yılın hikayesini içeriden okuma fırsatı veriyor.
(...) Acı günleri hatırlamak, insana tekrar acı verir elbette. Buna rağmen vaktiyle unutmayı çok zor başardığım o günleri şimdi yeniden hatırlamanın acısını yaşamaya cesaret etmem, sırf tarihe belge bırakma ve belki o savrulmuş insanların hala aramızda yaşadıklarına dikkat çekebilme amacına yöneliktir ve bu yüzden yazdıklarımın tamamı katıksız hakikattir.
4 Şubat 2010 Perşembe
Muz Sesleri - Ece TEMELKURAN (yeni)

Oxford, paris, beyrut üçgeninde bir aşk ve savaş romanı!
Her kitabıyla gündemi değiştiren ece temelkuran'dan güçlü bir ilk roman!
Hep bir iç savaştır aşk! Bir neden arar kendine...
Muz sesleri
“Onu ağustosta muz tarlalarına götürecektim. Muz seslerini dinleyecekti. Nasıl sevineceğini, hayret edeceğini düşündükçe…”
Ece Temelkuran, kalplerin yağmalandığı yerden anlatıyor hikâyesini; Ortadoğu'dan. Bizden alıp döküntülerini iade ettikleri hikâyelerimizi geri almak için… Aşklarımızı, acılarımızı, haysiyetimizi… Yağmalandıkça kapattığın kalbini aç şimdi. Çünkü bu senin hikâyen. Sen de Ortadoğulusun!
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)